“İnsan kendi yaptığından rehin tutulur” adlı makalemden sonra inanılmaz e-postalar aldım. Meğer ne çok şey yaşanmış bu konuda. İleride tek tek o hikâyelere de yer vereceğim yazılarımda. Bazıları gerçekten çok ama çok ilginç. Tabii olumlu tepkilerle birlikte olumsuz tepkiler de aldım. Oysa herkes yazının başlığında da belirtildiği gibi “kendi yaptığı ile rehin tutulur”. Anlaşılmayan bir nokta var ki o da benim kaynak olarak Kuran-ı Kerim`i alıyor olmam. Yani kafama göre takılmıyorum. Kafamdaki pek çok sorunun yanıtlarını tefsirde bulduğumu söylemeliyim. O sorular da yaşanmış deneyimlerden kaynaklanmıştı.
Bu durumda herkes istediğine inanmakta devam edebilir. Bu kadar basit. Rahatsızlık duymaya gerek yok.
Evet, geçen hafta “peki, atalar düzlemi bizi hiç mi etkilemez ya da nasıl etkiler?” sorusunda kalmıştık.
Size bu sorunun da cevabının seçimler ve inançlar olduğunu söylesem. Eğer bize geçmişle ilgili büyüklerimiz konuşmasa, bizim o konularda bilgimiz olmasa etkilenmemiz mümkün mü? Pek çok örnek var ama ben size kendi örneğimi vermek istiyorum. Annem kendi ailesindeki kadınların üzerinde kara bulutlar dolaştığını bu yüzden bütün kardeşlerinin kendi de dâhil birden fazla evlilik yaptığını söyler sık sık. Ben bunu duyarak büyüdüm. Yani kara bulutların üzerimde olduğunu düşünerek. Yani burada bana söylenmiş enjekte edilmiş inanç, daha doğrusu gizli mesaj “senin kaderinde bizimki gibi olacak”. Peki, bu söz söylenmeseydi, bende bu inanç oluşmasaydı sonuç aynı olacak mıydı?
Bir düşünün. O morfik alana girip inanılmaz şeylere tanık olmuş olabilirsiniz. Peki, o şeyler size söylenmeseydi yaşamınızda bu kadar etkili olur muydu? Tespit yapıldı, farkındalık sağlandı peki neden bir süre sonra sorunlar hayatlarınızda devam etti? Neden iyileşme olmadı? Bu soruları kendinize sorun. Eminim şu noktada hem fikir olacağız ki değişim ve iyileşme ancak kendi irademizi kullandığımızda ve davranış düzleminde harekete geçtiğimizde mümkün. Bizden istenen de bu. Kendimizle çalışmamız. Kendi nefsimizle, gölge yanlarımızla ilgilenmemiz. Başka düzlemde sadece iyileşmeyi, sorumluluk almayı geciktiriyoruz.
Düşüncelerimizden bile sorumlu olduğumuz söylendiğine göre, düşüncelerimiz ve yaşamımızı yarattığımız cüzi irade ile sonucu seçimlerimizle belirlediğimiz bir hayat varken nasıl başka bir şey bir başka insanın geçmişi hayatımızda rol oynar. Tanrı büyük bir hata yapmış olmalı!
Demek ki bize anlatılanlar, söylenenler inanç düzleminde bizi etkiliyor. Burada düşüncelerin bir kere daha ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Ayrıca neden bazıları anlatılanlardan olumlu bazılarında olumsuz etkileniyor, çok basit sorumluluk almak isteyen ben buna rağmen başarabilirim ya da iyi olanı seçebilirim derken bir başkası kurban rolü oynamayı ya da kötü olmayı seçebiliyor. Kolaya kaçmak yani. Bir tarafta emek var diğer tarafta… Seçim yasası.
Nefs ile mücadele etmek kolay bir şey değildir. Bu yüzden bu az seçilen yoldur.
Bu yol kâmil insan olmak için çıktığımız bir yolculuktur. Kimi dünyada yolculuk yapar kimi ise dünyadan yolculuk yapar. Dünya’dan yolculuk yapanlar azimle doğruluğa, iyiliğe sarılırlar. Kendi benliklerinde fark ettiklerini iyileştirmek için gereken emeği sarf ederler. İşte ışık buradadır.
Gökten bir elma düştü kimi alacak kimi atacak kimi de yeni elma ağaçlarına vesile edecek...